KADIN HİKÂYELERİNDEN; BİR KÜÇÜK PERSEPHONE

 

                KADIN HİKÂYELERİNDEN; BİR KÜÇÜK PERSEPHONE 

       Yazıma öncelikle Persephone`yi tanıtmakla başlamak istiyorum. Yunan mitolojisinde tanrıların tanrısı Zeus ve Toprak tanrıçası Demeter’in kızıdır. Persephone genç, güzel bir kızdır. Bir gün tuzağa düşer ve yer altına yani ölümlülerin diyarında kendini bulur. Persephone’nin çilesi burada da bitmez. Ölümlülerin tanrısı olan Hades yılan kılığına girerek kıza yaklaşır ve tecavüz eder. Aslında bu hikâyeye daha geniş çerçeveden bakacak olursak: Demeter, Zeus’un ablasıdır. Hades, Demeter ve Zeus kardeşlerdir. Bu ensest ilişki ağı bize ürkütücü gelse de eski zamanlarda olağan karşılanmaktaydı. Kendilerince haklı çok sayıda gerekçeleri vardı. Bunlardan en önemlisi : Soyluların kutsal kanlarını bozmamak ve saf şekliyle muhafaza etme çabası gelebilir. Biz  hikayemizle  ilgili kısma gelirsek   Persephone, babası ve amcasının kurduğu tuzağa düşer. Annesinin bunlardan haberi yoktur zaten neden olsun tanrıların tanrısı Zeus ve Hades bir kere karar vermiş. Demeter bütün bu olaylardan sonra Olympos’dan ayrıldı ve kılık değiştirerek insanların arasında yaşamaya ve kaybettiği kızı için yas tutmaya başladı.


                            Hüseyin Feyzullah`ın   Persephone “ hikayesinden esinlenerek çizdiği resmi.

            Demeter bu süre zarfında toprakla hiç ilgilenmedi ve  doğa en verimsiz dönemini geçirdi, birçok çiçek açmadan soldu ve kıtlık baş göstermeye başladı. Zeus en sonunda Demeter’i huzuruna çağırdı ama Demeter kızını görmediği sürece yaptıklarına devam edeceğini söyledi. Bunun üzerine Zeus geri adım attı ve Pershephone’nin yeryüzüne geri dönmesine karar verdi. Hades bu karara itiraz etmedi ama yine de Persephone’ye nar ağacı tohumu yedirerek bu dünyayla arasındaki bağı koparılmaz hale getirdi. Bu olaydan sonra Demeter yine kızına tam olarak kavuşamasa da yılın üçte ikisini kızıyla birlikte geçirebilecektir.  Kızı da yılın  üçte birini Hades’in karısı olarak ölüler dünyasında geçirmek zorunda kalacaktır. Bu şekilde mevsimlerin oluştuğuna inanılırmış.

           Bizi ilgilendiren konu mevsimlerin oluşmasından ziyade Persephone’nin tuzağa düşürülmesi, ailesinden uzak kalıp, tecavüze uğraması ve Hades’in eşi olmaya zorlanmasıdır.   Tüm bu  olaylar olurken Demeter ve Persephone’nin elinden bir şey gelmemesi... Persephone ne duygularına ne de bedenine sahip olabilmiştir. Onun duygularına da bedenine de babası, amcası sahipti ama kesinlikle o değildi. Onun hayatı, amcasının ona sahip olma arzusu ve babasının iki dudağının arasından çıkan sözle şekillenen bir yaşamdı. En sonunda Zeus geri adım atmıştı ama bunun nedeni anne-kızın çektiği çile, özlem, acı veya birbirlerine görme arzusu değildi. Zeus’un verdiği sözün, Hades’in tutkulu duygularının yanında anne-kızın duyguları bir şey ifade etmiyordu. Zeus’un geri adım atmasının sebebi Demeter’in tüm gücüyle buna karşı gelmesi ve kıtlığın baş göstermesiydi. Zeus’un devreye girerek sorunu tam olarak düzeltemese de yumuşatmasıyla kıtlık sona erer. Demeter’in gücü yaşamın devamını ve bereketini sağlıyor. Aslında günümüze kadar kadına biçilen en önemli değer onun anne olabilmesi yani çocuklar dünyaya getirmesi ve neslin devam etmesini sağlayabilmesidir. Anlatıda aslında erkeklerin baştan beri kabul ettikleri kadının gücü karşısında geri adım atılıyor çünkü neslin devamı sağlanmak zorundadır. Demeter ne kadar güçlü direnirse dirensin aslında kızını Hades’ten kurtaramamıştır. Çünkü kızı artık sadece onun kızı değil Hades’in karısıdır.

 

                        Fransız Ressam Nicolas Mignard’ın tablosunda,
                   arkadaşlarıyla kırda çiçek toplayan Persephone’nin, Hades tarafından kaçırılışı anlatılıyor

   Uzun lafın kısası genç bir kızın hayatına kız dışında aile üyelerinin söz sahibi olması ve kendisine dayatılanları kabul etmek zorunda kalması… Babası tanrı, annesi tanrıça da olsa size çizdikleri hayat ölülerin ve karanlığın diyarı olabiliyor.

 

Kaynakça 

 Lucilla Burn  -  Yunan  Mitleri (2010 )

 

Yorumlar